23 Nisan 2011 Cumartesi



You Don’t Know Jack




İlginçtir ki bu film 24 Nisan 2010 tarihinde vizyona girmiş ve ben bu yazıyı o tarihten tam 365 gün sonra hazırlıyorum. Tesadüf mü yoksa tevafuk mu? Hahah neyse filme giriş yapalım biz iyisi mi.

Ünlü oyuncu Al Pacino'nun baş rolünü aldığı bu film, Doktor Jack Kevorkian'ın yaşamından bir kesiti ele almaktadır. İyileşme umudu kalmayan hastaların ölmesine yardım ederek kamuoyunun gündemine oturan meşhur doktorun, "haklı mı yoksa haksız mı" olduğunu size bıraktığım çok hoş bir biyografi yapımı olan bu dramatik film, aziz IMDB tarafından 7.8'lik şık bir puan almış. Savunduğunuz görüşlerin arkasında sonuna kadar durabilmek ve basamakları kimi zaman birkaç dostla kimi zaman ise tek başınıza çıkabilmek her insan evladının yapabileceği bir şey değil öyle değil mi? 

Filmde ötenazi uygulamasının kabul görülürlüğü yani hukuk ve insanlar tarafından onaylanması için doktorumuzun verdiği mücadele anlatılmaktadır. Ötenazinin ne olduğunu bilmeyebilirsiniz, basitçe anlatmam gerekirse son demlerini yaşayan birinin yaşam ünitesinin fişini çekmek veya yüksek dozda ilaç enjeksiyonu ile acısız bir şekilde ölümünü gerçekleştirmektir. Dinimizde -bir dakika ben taoisttim- islamiyette günah olan -beyin ölümü durumunda bunun caiz olabileceği tartışmaları bulunmaktadır- ve kısacası intihar etmenin farklı koşullardaki tıbbi bir ismidir. Filme geri dönüş yapacak olursam, açıkçası ilk hastasında garip duygularımın kurbanı oldum lol. Öyle çerez yiyerek izlenilecek bir film değil ve başlangıçtaki sığ ilerlemeden dolayı pek hoşunuza gitmeyebilir zira kesinlikle izleyin demesem de izlenilmesi gereken bir film bence. Al Pacino gerçekten harika bir oyuncu.

Filmin galasında Pacino ve Kevorkian kameralara böyle yansımışlar. Baksanıza doktor pek bi neşeli hahah. Çok iyi niyetli oluşumdan dolayı spoil etmek istemiyorum ve bu sahne hakkında yorum yapmama hakkımı kullanıyorum. Ayrıca filmde, "Esaretin Bedeli" ağıza alınıyor, hoş bir reklam. Gerçi pek de reklam denemez buna, o filmi izlemeyen gidip camdan atlasın. Ya da ölümcül bir hastalığa yakalanıp İsviçre'ye yerleşsin, 6 bin $ bayılıp ötenazi hakkını kullansın ahahah.

Filmi Türkçe dublajlı HD kalitesinde online izlemek istiyorsanız, buyrun.
İyi hafta sonları, iyi seyirler ^.^

4 yorum:

  1. Az önce izledim filmi. Konu olarak sevdim ama filmin ilerleyişi sıkıcıydı biraz, hele başlarda patladım desem yeridir :D
    Bana biraz Sokrates'i hatırlattı. Ağlayacaktım nerdeyse. Sevgili doktorumuzu dindar arkadaşlar izlemese iyi olur, çünkünüm onların hoşuna gitmeyecek cevaplar var~

    YanıtlaSil
  2. Demiştim, başlangıç sıkar. En az yarım saat durdurarak izlemişimdir. Ama bu insanlık için iyi bir şey değil bence. Bacağını kaybeden ötenazi istemeye kalkıyor, sevgilisinden ayrılan işinden kovulan derken bilinçsiz bir toplumu paramparça edebilecek bir durum.

    Şimdi ben hasta oldum, sevgili karıcığıma muhtacım. İçim içimi eritiyor, ne acı çekmeyi ne de ona daha fazla yük olmayı istemiyorum, ama bu benim sınavım. Belki bazı şeylerin kefareti belki sadece sınav. Yaşamak lazım.

    YanıtlaSil
  3. Sonuçta ölümcül hastasın, ben olsam doktoru çağırır ve bu işi sonlandırmak isterdim :D Sunuçta kimseye muhtaç olmak veya zaman kaybetmek istemem. Zaten doktor da önününde uzun ve güzel yaşamı olabilecek olanları kabul etmiyor. Sevgilisinden ayrıldı diye geleni öldürmedi heralde adam :P

    YanıtlaSil
  4. "Sen olsan" diye bir şey yok. Kabul etmez kocan, yaşamaya devam edeceksin.
    O kısmı da sıktım zaten hahah.

    YanıtlaSil